20.11.12

Çok kuvvetli hislerim var şu sıra. Ne zaman çok yoğun hissetsem bir şeyi kelimelerle ifade edemem kendimi. İster çaresizlik koy adını ister aşk. Kendimce totemlerimden biri belki. Yoğun bir şekilde hissediyorum ya ifade edilemez olur artık benim için. Bir ölçüttür ifade edememezlik.
Ne zaman çok mutlu olsam ardından gelecek yoğun mutsuzluğu beklerim. Eğer ağzım gerçekten kulaklarıma varıyorsa, gözyaşlarımın tadına bakacaktır dudaklarım.
Süt eksik hayatımda. Bir bardak süt olsa koynumda belki parmaklar dile gelecek şimdi. Lakin tütün eksik olmayan parmaklarımın arasında beyaz bir bardak yerine dumanı süzülüyor sigaranın.
Kendime bohemler yaratıp olumsuzluklara itiyorum kendimi. Ne varsa hayatımda, sonu mutlaka ölüm. Hislerim ölüyor, başarılarım ölüyor, hayallerim ölüyor, ben ölüyorum. Onca sene yarattığım bu bohem dünyada hep tek başımaydım. Ya güvenmiyordum ya sevmiyor. Zaten insanları sevmek başlı başına zor iken tek bir kişiyi herkesten çok sevmek en zoru. Büyük şans. Büyük meziyet.
Tabiri caizse makus talihimin kırılışından iki ay sonra bu yalnızlığı hem sevdiğim hem güvendiğim adam sayesinde yendim. Dile getirmeye çalıştığım sevda şimdiye kadar hissettiğim tüm yalnızlığı sıfırlayıp, öncesini ve sonrasını sanki sigortalamış gibi bir huzura yuva oldu. Ne bir korku var ölüm için ne de olumsuzluklar prensesiyim artık. Mutsuzluğun adı yok, gözyaşlarımın tadına bakmayacak dudaklarım. Her şey o kadar kontrollü ve yolunda ilerliyor ki, ikimiz dışında tüm insanlık boşa kürek çekiyor sanki. Her şey doğru onun yanında. Ne ölüyorum ne ölmek geliyor aklıma.
Sanki artık doya doya yaşamam için dönüyor dünya.

0 yorum:

Yorum Gönder