3.2.11

seslendiremiyorum...

ölüm haberinin duyurulduğu dünden itibaren hayatıma sanki zehir şırıngalandı.
keyfim kaçtı, bir daha da nasıl döner, dönünce de ne kadarı döner bilemiyorum. öyle üzgünüm ki.
ruh gibiyim, aval aval bakınıyorum, anlam veremiyorum, bağırasım, koşasım, ağlayasım geliyor.
ölüm de allah'ın takdiri sonuçta.
ama iş üzüntüye gelince, ateş düştüğü yeri yakıyor. elbette defne'nin ailesi kadar üzülemeyiz; ama hayat denen bu ilginç şeye neşe katan, içimizden ve bizden biri olan..
barış mançolara kemal sunallara kerim tekinlere bizimle aynı hissiyatta üzülmüş olan...
tv ekranında ne zaman rastlasam mutlaka o kanala demir attıran, her daim gülen, güldüren, yaşama kendi ruhundan binbir tane renk katan birisi göçüp gidince, o ateşin kıvılcımları bize de sıçrıyor.

"ah be defne joy" diyorum, "neden öldün, nasıl ölürsün?" diye içleniyorum. yaşlandığı vakit göçüp gitseydi, ben de allah ömür verir de yaşlandığımda o haberi alsaydım yine üzülecektim. ama böyle bir insan bu kadar erken göçüp gidince, hazmedemiyorum. yazacak, konuşacak çok şey birikiyor içimde; seslendiremiyorum...

0 yorum:

Yorum Gönder