28.2.11

sen ben

ben, yanlız ben tüm virgülleri ararken
sen, zira sen noktayı koymuştun zaten.


http://lettomusic.com/#TZJXmcH0oOk/r/!/

23.2.11

Annoying Orange Wazzup

Oturup saatlerce gevezelik yapasım var benim. Gönül rahatlığıyla kafalarını şişirebileceğim tüm arkadaşlarım uzakta. Bi kahve içelim. Benim kelimelerim zaten buralardalar.

Kaç gündür aralıksız kitap okuyorum. Film dahi izlemiyorum, müzik bile dinlemiyorum sadece kitap okuyorum. Düşünmemek için. Gözlerim isyanda, günde iki kitap bitiriyorum. Ama düşünmüyorum. Düşünmüyordum. Bazen en iyisi düşünmemek. Bazen insan artık elinden birşey gelmediğini kabullenmek istemiyor. Bir de tırnaklarım acıyor.

Bu kez hoşuma gitsin diye uğraşmicam yazdıklarım. Kötü bile olabilir. Sadece anlatmam lazım. Herşey batıyor şuan gözüme. Uykusuzum biraz da, karmakarışık rüyalarım küçük uyku dilimlerim içinde yordu beni. Belki de ondan bugün... Şey...

Benim çözmediğim, çözmek de istemediğim sorunlarım var içimde. Düğümlü hepsi. Bana zararı yok belki artık. Ama şimdi korkuyorum. O'na zarar verir miyim diye korkuyorum. Huzur bambaşka birşey. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapatıp, gülümsebiliyorum. Sanki üstünden yıllar geçmiş gibi. Boyumdan büyük onca şeyle yıllarca savaşmışım gibi. Düşününce gözlerim doluyor evet ama bir özlemin eseri değil bu. Bir pişmanlığın hiç değil. Bunun adını koyabileceğimi sanmıyorum. Dahası istemiyorum.
Bir bakıma mutluyum, kesinlikle huzurluyum.
Ne yazık ki şu an hissettiğim tek kötü şey korku.

19.2.11





hayat sudan sebeplerle uydurduğum bahanelerden ibaret. sıradan dertler, kendi çapında eğlenmeler. anlık mutlulukların üzerine sıradan dertlerin yükleri biniyor. bir kuş gördüğümde uçmayı değil, kuş beyinli olabilmeyi diliyorum. çünkü aklın ne kadar çok çalışırsa o kadar çok yoruyor bedenini.

raporlu bir deli olmak istiyorum, sorumluluklar ağırkaştıkça. ürettiğim bahaneler, geciktirdiğim planlar hayatı ertelememe sebep oluyor.

çocukluğu o kadar sevmişim ki çocukken, şimdi üzerime geliyor geçen yaşların olgunluğu.

hayal kırıklıkları geçen yaşlarımı ikiyle çarpıyor, sanki her kırılış daha çok olgunlaştırırken ruhumun yaşını sorumlulukları büyütüyorum.

5.2.11

başım ağrıyor!



sanki beynim kafamın içinde şişmiş şişmiş şişmiş de patlamak üzereymiş gibi ve de korkunç bir baskı yapmakta kafatasıma.
kafatasım da zorlanmakta, şakaklardan yüzün bütününe doğru beni acı içinde kıvrandırmaktadır
etkisi daha fazla artmasın diye neredeyse düşünmeyi bırakacağım.
beyine bağlı fonksiyonları durdurup, geceyi bekleyeceğim.
gece yatarken tüm suyu buharlaşmış ve hacmi azalan beynim, kafatasımın iç duvarlarına çarpıcak biliyorum.
dayanılmaz..matkap verseler elime, gözünü dahi kırpmadan öldürücem tüm beyin hücrelerimi.

ilk paragrafı yazarken bile biraz fazla enerji yediğinden ağrı daha da arttı.
kafatasımdaki boşluklara, beton dökmek ve beyni sabitlemek istiyorum.
yoğunlaştırılmış kahve ve çikolata zulasımı patlatmak biraz dindirir gibi oldu ama damağım çikolatadan yapış yapış.
bu histen nefret ederim. hayatta en korktuğum ıslak kek ve yanında içeceksiz kuru pastadır.
cümleler bile birbirinden bağımsız. dört tekerlekte bağımsız süspansiyon.

3.2.11

seslendiremiyorum...

ölüm haberinin duyurulduğu dünden itibaren hayatıma sanki zehir şırıngalandı.
keyfim kaçtı, bir daha da nasıl döner, dönünce de ne kadarı döner bilemiyorum. öyle üzgünüm ki.
ruh gibiyim, aval aval bakınıyorum, anlam veremiyorum, bağırasım, koşasım, ağlayasım geliyor.
ölüm de allah'ın takdiri sonuçta.
ama iş üzüntüye gelince, ateş düştüğü yeri yakıyor. elbette defne'nin ailesi kadar üzülemeyiz; ama hayat denen bu ilginç şeye neşe katan, içimizden ve bizden biri olan..
barış mançolara kemal sunallara kerim tekinlere bizimle aynı hissiyatta üzülmüş olan...
tv ekranında ne zaman rastlasam mutlaka o kanala demir attıran, her daim gülen, güldüren, yaşama kendi ruhundan binbir tane renk katan birisi göçüp gidince, o ateşin kıvılcımları bize de sıçrıyor.

"ah be defne joy" diyorum, "neden öldün, nasıl ölürsün?" diye içleniyorum. yaşlandığı vakit göçüp gitseydi, ben de allah ömür verir de yaşlandığımda o haberi alsaydım yine üzülecektim. ama böyle bir insan bu kadar erken göçüp gidince, hazmedemiyorum. yazacak, konuşacak çok şey birikiyor içimde; seslendiremiyorum...