15.4.11

Canım Sınav Haftası.

Ne zamandır görüşemedik. Özledim desem yalan. Ama valla daha dün gibi o iğrenç ruh haliyle baş ağrısı nöbetleriyle sınava çalıştığım hafta sonu.

O zamandan bahsetmek kolay değil, hatırlamak dahi içimi bulandırıyor, ama sakın alınma, seninle ilgisi yok. Biliyorsun.


Herkes sana küfürler yağdırıyor. Hem erciyes'e benden önce gitmen beni kırmadı desem yalan. Ama ben bilirim, herkesten çok seversin sen beni.


Bu dönem senden bazı isteklerim olacak. Bak midemde kelebekler, Son gördüğünden daha renkli yüzüm, gözlerim parlak. Fark ettin mi? Bugün de sınava çalıştım. Oturdum not çıkartım birazcık.(bknz ;cık)

Ama bu kez farklı. İlk kez umurumda alacağım not. Ortalamam yüksek olmalı. Ben saçlarımı turuncuya boyayıp hava alanına gitmeliyim. Biliyorsun  Hannover'i görmeliyim. Bu sıralar en çok istediğim şey bu.


Canım Sınav Haftası,

Ben seni can sıkıntısıyla değil, yoğun hareketli, tatlı stresli bir hafta olarak karşıladım. İçimden gelerek seni en güzel şekilde yaşamak istiyorum. Lütfen artistlik yapma. Tatsız sürprizler yapma. Midem yanmasın mesela hiç, başım ağrımasın, o bana güzel şeyler söylesin, canım hiç sıkılmasın.


Mektubuma burada son veriyorum ama belki uğurlarken birşeyler daha yazarım sana. İçin rahat olsun, en çok beni seveceksin yine. Hem bu kez seni ikinci plana atacağım aptal sebeplerim de yok. Şimdi biraz da Plusquamperfekt çalışırsam çok iyi olur

13.4.11

... yazık sana hemde çok yazık

12.4.11

Çünkü ben sadece, en sevdiğim şarkıyı kulaklarımı patlatacak kadar yüksek sesle dinlediğimde bağırarak ağlayabiliyorum.


Kendi sesimi duyamıyorum. Duymak istemiyorum. Kafamın içindeki seslerden nefret ediyorum.

Hiç durmuyorlar. Peşimi bırakmıyorlar.

Çünkü öyle anlarda kalbim boğazımda atıyor benim, beynim midemde parçalanıyor.



Öyle çok sinirleniyorum ki, aklımı kaçırıyorum.
Uzuvlarıma hakim olamıyorum.
Öyle çok bağırıyorum ki! Hiçbir şey duyamıyorum.
Sonuna kadar açıyorum

3.4.11

Bırakınız dedim gelsinler. Yıksınlar duvarları, yıkasınlar zihinleri. Çok karanlık. Karanlıkta çok kalabalık. Kaybolacak kadar karanlık. Kaybolacak kadar derin. Başı yok, sonu yok derinliğin. Bir deli var. En güzeli o. En önde o. Sorumsuzluktan sorumlu. Hesabı kitabı yok. Belki en akıllısı o deli. En güzeli, belki. En iyisi, en şanslısı. Belki.

1.4.11

Bilmiyorum.
Bilmediğim çok fazla şey var. Çok fazla şeyi öğrenmek için fazla uğraşmadığım vakitlerde çok fazla şey öğreniyorum, o ilk çok fazla şeyle alakası olmayan.
Ne kadar çok şey var aslında öğreneceğimiz?
Garip gibi.
Çok yaz dediler. Çok yazmayı beceremem dedim. Becermek lazım bazen bişileri. Becerdiğimiz onca hayatı düşünürsek zor olmamalı o hayatlardan daha ufak bişileri becermek. Denedim bende. Ama aklımı çeliyor aklım. Kocaman olmaya çalışmak zor bu çocuk ruhuyla. Bazen adımlarıma bakıyorum yürürken, büyüyeceğim zamanı düşünüyorum, uzak gibi. Ama aslında büyüğüm. Öyle sayıyorlar benim yaşıtlarımı.
Yaşıtlarımda kendini büyük sanıyor işin garibi.


sinirlendim!

Hani küçükken ders almamızı sağlamak için anlatılan hikayeler vardı yaa. Pireden yorgan yakmak falan içerikli. Evde fare varsa gider fareyi bulur, yakalar, öldürürsün. Fare var içinde diye tüm evi yakıp yıkmazsın dimi gerizekalılar. Git maç yayını yapan blogları kapat anlayalım. Bizim naçizane yazılarımızdan ne istiyorsunuz? Sen kendi telif hakkınla ilgili oraya buraya saldıracaksın diye benim yazılarımın hakkı ne olacak?! Bir insanın hakkının sınırını diğer insanın hakkı çizer... (bilmeyenler için bilgi notu)



Hukukun h'sini bilmeyen insanlar tarafından yönetiliyoruz. Ve artık kendi rahatımız için bir başkasının özgürlüğünü kısıtlamaya uğraşmaktan hiç çekinmiyoruz. Bunu devlet eliyle youtube için yaptıklarında faşizm dedik. Peki şimdi digiturk meselesine ne diyelim. Kimsenin ''kişilik haklarıma'' bu şekilde saldırmasını kabul etmiyorum. Kimsenin ''özgürlüğüme'' karşı açtığı bu savaşı kazanmasına da izin vermek istemiyorum.


Şimdi napalım digiturk dekoderlerimizi geri mi versek hep beraber? Bi tane üye kazanmak için havada 38 takla attıklarına göre. Topluca ''dekoderini camdan aşağı at'' kampanyası yapabiliriz. Veyaa IP adres değiştirmece olsun tunnellar olsun bloglarımıza giriş yaparak sürekli maç görüntüleri yükleyelim ;) iyice delirsinler




Bu fikirler kulağa hoş gelse de sonuç olarak doğru düzgün bi çözüm bulmak gerekiyor :) bütün gün deri koltuklarınızda kaba etinizi yaya yaya oturacağınıza doğru düzgün bi yasa yapın. Hadi bebişim gerekli çoğunluğa sahip olduğunu da biliyoruz. Cumhurbaşkanı da adamın zaten bi gecede onaylar... Ama tabi böylesi işinize geliyor değil mi? Sesimizi yok etmek... Zaten felsefe hiç değişmiyor ''ananı da al git''den ''blogunu da al git'' aşamasına geçtik sadece değil mi? Hiçbir şey değişmiyor medeniyetten gittikçe daha da uzaklaşıyoruz